Ana içeriğe atla

AlKaraKartal'dan devam!

Özür Dilemeyi Bilmek

Ahmet Orhan - 26.12.2009 Geçen hafta İstanbul müthiş bir eylemle çalkalandı. Aslında çalkalanması gerekirdi; ama bir iki plaza gazetesi iç sayfadan gördü ve geçildi bu eylem. Özü itibariyle 40 yaşlarında bir erkek, sevgilisinin kendisini terk etmesindeki hatalarını affettirmek için kendisini cezalandırarak Cevizlibağ Metrobüs durağında bir buçuk saat boyunca elinde “bir kadının onurunu kırdım, bütün kadınlardan özür dilerim” yazan bir pankart taşıdı. 40 yıl bekleyip bulduğu, görür görmez “işte bu” dediği bir aşkı kaybetmesinin nedenini şöyle açıklıyordu eylemci: “erkek öğretisi gereği sevgilimi sahiplendim ve olmayacak hatalar yaptım. O kadar yukarılara çıkardım ki onu benim yüzümden aşağılara düştü. Ve kadınlar o kadar onurlu ki düşerken hiçbir yerinden tutamazsınız. Tuttuğunuz yer elinizde kalıyor, kırılıp dökülüyor”. Bu açıklamayı okuduktan sonra tüylerim diken diken oldu. Bu eylemci arkadaşı kara kamunun gözünden dilinden esirgemek, saklayıp kollamak istedim.

Bunca etkilendikten sonra insanın kendi hayatına, sevdiklerine, hayatını belirleyenlere benzer bir gözle bakması kaçınılmaz oluyor. Hadi kişisel sorgulamaları bir kenara bırakıp konumuza, futbola dönelim. “Bir hakemi aldattım, bütün hakemlerden özür dilerim!” diyecek bir futbolcu ile tanışmamız mümkün mü İbrahim Toraman? Bu soruyu sana Bursaspor maçında anlı şanlı Beşiktaş’a kazandırdığın penaltı ile ilgili olarak içinin rahat olup olmadığını merak ederek soruyorum. Sadece hakemi aldattığının, onun dışında hiç kimseyi aldatamadığının farkındasındır artık sanıyorum. O hakem sana inandığı için doğru olmayan bir sonucu tescil etti. Hakem camiasına en azından bir özür borçlu olduğunu düşünmez misin?

Trabzonspor – Fenerbahçe maçında Alanzinho sağdan almış topu hızla dalıyor Fenerbahçe kalesine. Hüseyin Fidan bir ofsayt’a hükmediyor; ama ne ofsayt … 4-5 metre açık ara temiz bir pozisyonda hatalı bayrak kaldırdığın için özür dilemeyi düşünmez misin Hüseyin? “Bir futbolcunun gole gidiyor olma heyecanını çaldım, tüm futbolculardan özür dilerim!” Biz futbol severlerden özür dilemesen de olur. Biz alışığız ne de olsa… Ama en azından topçulardan özür dilemeyi düşünsen…

Eskişehirspor maçından sonra Fenerbahçe kulübü başkanı Aziz Yıldırım’ın açıklamalarını hepimiz hatırlıyoruz değil mi? “Biz bu hakemlerle devam etmeyeceğiz. Hakemler futbolcuların moralini bozuyor!” demişti değil mi? Sonra da kulüpler birliği başkanı olduğu için konuşamadığını ve böylelikle takımının haklarını koruyamadığını söyleyerek kulüpler birliği paşalığından istifa ettiğini açıklamıştı. İstifa ettiydi etmediydi, önemli değil. Ama iki maç sonra Fenerbahçe yöneticilerinden Nihat Özdemir’in açıklamasını duydunuz mu? Trabzon maçı sonrası bir gazetecinin hakemi hatırlatması üzerine şöyle dedi: “Hakemler hakkında konuşmak istemiyorum. Biz zaten hakemlerle ilgili hiç konuşmuyoruz!”

İstiyorum ki,bugün çıkarak daha iki hafta önce başkanının yaptığı konuşmayı hatırlasın ve şöyle desin: “Söylenenleri takip eden en az bir futbol izleyicisini salak yerine koydum. Tüm futbol severlerden özür dilerim.”

Alavereyle alınmış bir üç puan karşısında sevinçli naralar atmanın; onuru kırılmış bir kadın karşısında göbekler atmaktan farksız olmadığını söyleyebilir misiniz? Başarının her zaman tek ölçüt olmadığını; hatta bu endüstri çağında başarının sıklıkla kuşkulu bir sonuç olduğunu düşünüyorum. Haydi, hep birlikte bakalım şu sonuca: Sürekli onurumuzu kırıyorlar ve sürekli karşımızda göbek atıyorlar.

Kendi adıma, onurumu bu kadar zedelettiğim için kendimden ve beni düzgün bir şey sanan sevdiklerimden özür diliyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fevzi’nin kaleci kazağı ve bir veda

Ahmet Orhan - 2 Ekim 2010 28 Ekim 2001’de Beşiktaş, Denizlispor deplasmanına giderken dört galibiyet, iki beraberlik ve üç mağlubiyetle ağır bir kriz sürecinde seyrediyordu. Daha bir hafta önce İnönü’de 2-0 öne geçtiği Galatasaray karşısında galibiyeti koruyamamış ve 2-2’ye tekabül eden tek puanla yetinmek zorunda kalmıştı. Kaleyi Fevzi Tuncay korumuştu. Denizli deplasmanında maçın henüz beşinci dakikasında bir hafta önce Galatasaray’dan yediği golün bir kopyasını yedi Fevzi. 21. dakika geldiğinde Fevzi, yandan gelen bir antrenman topunu iki eliyle tutup içeriye aldı: 2-0. O dakikalar, futbol izleyicisi olarak benim ve belki de tüm ülke futbolseverlerinin yüreklerini ezen sahnelere sahip oldu. Yaptığı hatanın faturasını kendisine kesmek isteyen Fevzi kafasını direklere vuruyordu. İkinci yarı Beşiktaş önce Bayram’ın sonra da İlhan Mansız’ın golleriyle eşitliği sağladı. Gol sevincini içine giydiği 22 numaralı Fevzi’nin kaleci kazağını göstererek yaşayan İlhan, hepimizin gözlerini...

Futbolun Doğruları ve Delegasyon

Ahmet Orhan - 28 Ağustos 2010 Geçen hafta Beşiktaş ve Galatasaray’ın yenilgileri üzerine yeniden o bildik tartışma başladı. Yabancı teknik direktörler Türkiye’yi tanımıyor. Başarısız sonuçların faturası böylelikle “yabancı” hocalara kesilmiş oldu. Avrupa’nın beşinci büyük ligi olma iddiasındaki Spor Toto Süper Ligi’nin hala tanınmayı talep ediyor olmasındaki çelişki kimsenin dikkatini çekmiyor. Hem beşinci büyük olmayı hem de tanınmayı talep edenler, farkında olmadan ya ülkeye getirilen teknik adamların sadece 4 büyük ligi izleyebilme kapasitesine sahip olduklarını ya dördüncü ile beşinci arasındaki farkın ciddi bir uçurum olduğunu ya da Avrupa’nın sadece dört büyük ligden oluştuğunu, beşincisinin yalan olduğunu gizliden kabul etmiş oluyor. Her ligin kendi yerel farklılıklarının önemli olduğunu kabul etmekle birlikte futbolun doğrularının da hakkını teslim etmek gerekiyor. Beşiktaş-İBB Spor maçının başından sonuna ev sahibi takımın üstün bir maç çıkardığını söylemek yanlış olmaz. Bele...