Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AlKaraKartal'dan devam!

AlKaraKartal'dan devam!

Bugün BirGün'deki yazılara ara verdim. Tekrar başlar mıyım, başlarsam ne zaman başlarım, bilmiyorum. Aradan geçecek olan zamanda eski günlerdeki gibi dünyaya AlKaraKartal'dan devam edeceğim. Alkara 'da görüşmek üzere.

Fevzi’nin kaleci kazağı ve bir veda

Ahmet Orhan - 2 Ekim 2010 28 Ekim 2001’de Beşiktaş, Denizlispor deplasmanına giderken dört galibiyet, iki beraberlik ve üç mağlubiyetle ağır bir kriz sürecinde seyrediyordu. Daha bir hafta önce İnönü’de 2-0 öne geçtiği Galatasaray karşısında galibiyeti koruyamamış ve 2-2’ye tekabül eden tek puanla yetinmek zorunda kalmıştı. Kaleyi Fevzi Tuncay korumuştu. Denizli deplasmanında maçın henüz beşinci dakikasında bir hafta önce Galatasaray’dan yediği golün bir kopyasını yedi Fevzi. 21. dakika geldiğinde Fevzi, yandan gelen bir antrenman topunu iki eliyle tutup içeriye aldı: 2-0. O dakikalar, futbol izleyicisi olarak benim ve belki de tüm ülke futbolseverlerinin yüreklerini ezen sahnelere sahip oldu. Yaptığı hatanın faturasını kendisine kesmek isteyen Fevzi kafasını direklere vuruyordu. İkinci yarı Beşiktaş önce Bayram’ın sonra da İlhan Mansız’ın golleriyle eşitliği sağladı. Gol sevincini içine giydiği 22 numaralı Fevzi’nin kaleci kazağını göstererek yaşayan İlhan, hepimizin gözlerini

Her kilidin bir periciği vardır!

Ahmet Orhan - 18 Eylül 2010 Çilingir olanlarınız bilirler: her kilidin bir periciği vardır. Anahtarın uygun kombinasyonu sağlayarak kilide girdiğinde çevrilmesiyle birlikte, kapının açılmasını sağlayan tırnağın adıdır pericik. Eğer anahtar uygun kombinasyona sahipse ve kilitle hemhal olmayı başarmışsa pericik kendiliğinden bir jestle reverans eder. Bu saygı dolu eğiliş kapıyı size ardına dek açar. Sözü, hafta içi oynanan Beşiktaş- CSKA Sofya maçlarına getirmeyi amaçlıyorum. 90 dakika boyunca zorladığı kilidi, bitime bir kala açtı Beşiktaş. Tribünlerin golden sonra beyan ettiği üzere tüm akıl fikir, yarın oynanacak Fenerbahçe maçındaymış meğer. Ama iki istisnası vardı bu ortak akıl esrimesinin: Nobre ve İbrahim Üzülmez, sanki oynadıkları ilk maç buymuş ve forma bulma şansları bu maça bağlıymış gibi oynadılar. Son şampiyon Bursaspor, hiçbir topçusunu göndermeden takıma takviye yaparken, ilk elden sol kanada Vederson’u almıştı. Kıymeti Ankaraspor-Beşiktaş ve Fenerbahçe-İnter maç

Aile fotoğrafçısı olarak Hiddink

Ahmet Orhan - 4 Eylül 2010 Öncelikle kişisel bir tercih olarak, milli ya da ulusal takım nitelemeleri yerine “karma” sözcüğünü benimsediğimi söylemek istiyorum. Millet ve ulus kavramlarının herhangi bir ülkenin yurttaşlarından seçilen futbol takımlarını tanımlamada eksik kaldığını düşünüyorum. İspanya, Almanya, Fransa gibi ülkelerin seçme takımlarını milli/ulusal yapan şey nedir ki, sorusuna hiç girmeden ‘karma’ sözcüğünü çok daha futbol içi bulduğumu söylemekle yetineyim şimdilik. Bu hafta malum, 2012 Avrupa Şampiyonası grup maçları nedeniyle liglere ara verildi. Haftanın mana ve ehemmiyeti açısından Federasyon’un çıkarttığı TamSaha dergisi, karmanın teknik patronu Hiddink ile bir söyleşi yaptı. Soruyu soran kadar yanıtlayanın da akilliği ortaya ders almayan, ders vermeyen, neyse onu konuşan, sıradan ve normal bir söyleşi çıkarmış ortaya. Söyleşinin satır aralarında nicedir kafamda evirip çevirdiğim bir karşılaştırmayı yazıya dökme olanağı bulduğum ipuçları yakaladığımı fark