Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AlKaraKartal'dan devam!

Futbolun Doğruları ve Delegasyon

Ahmet Orhan - 28 Ağustos 2010 Geçen hafta Beşiktaş ve Galatasaray’ın yenilgileri üzerine yeniden o bildik tartışma başladı. Yabancı teknik direktörler Türkiye’yi tanımıyor. Başarısız sonuçların faturası böylelikle “yabancı” hocalara kesilmiş oldu. Avrupa’nın beşinci büyük ligi olma iddiasındaki Spor Toto Süper Ligi’nin hala tanınmayı talep ediyor olmasındaki çelişki kimsenin dikkatini çekmiyor. Hem beşinci büyük olmayı hem de tanınmayı talep edenler, farkında olmadan ya ülkeye getirilen teknik adamların sadece 4 büyük ligi izleyebilme kapasitesine sahip olduklarını ya dördüncü ile beşinci arasındaki farkın ciddi bir uçurum olduğunu ya da Avrupa’nın sadece dört büyük ligden oluştuğunu, beşincisinin yalan olduğunu gizliden kabul etmiş oluyor. Her ligin kendi yerel farklılıklarının önemli olduğunu kabul etmekle birlikte futbolun doğrularının da hakkını teslim etmek gerekiyor. Beşiktaş-İBB Spor maçının başından sonuna ev sahibi takımın üstün bir maç çıkardığını söylemek yanlış olmaz. Bele

BirGün Spor nereye koşuyor?

Ahmet Orhan - 21 Ağustos 2010 Futbol yorumculuğu konusunda sürekli ve hızlı bir geçiş dönemi içerisinde yaşıyoruz. Bundan 8-10 yıl önce televizyonsuz çağın futbolcularını yorumcu olarak beyaz camda ve “çok satan” gazete sütunlarında görmek mümkündü. Asıl ünlerini radyolardaki maç anlatımları ve siyah beyaz gazete sayfaları zamanında edinmiş bu yorumcular tekaüt dönemlerinde önce tek kanalda TRT’nin yetiştirdiği futbol adamlarıyla bilirkişi olarak, sonra da çoklu kanal dönemlerindeki futbol şovmenleriyle parodi aktörleri olarak yer aldılar. Şimdilerde pek çoğu öte dünyada dolduruyorlar toto kuponlarını. Efsane kaleci Turgay Şeren ya da Sinyor Can Bartu bu yorumcuların -hala hayatta olan- önde gelen örnekleri olarak kabul edilebilir. Çoklu TV kanal dönemiyle birlikte şovmenler bir hayli gündem belirlediler futbolumuzda. İncir çekirdeğini doldurmayan konuları saatlerce evirip çevirerek birbirlerine saldıran, stüdyoyu kavga meydanına çevirip programdan sonra kol kola, güle eğlene evlerine

Ortasına stat kondurulan Huzur

Ahmet Orhan - 14 Ağustos 2010 Hasret bitiyor ve bugün adı iyice kafa karıştırıcı olmaya başlayan ligimiz başlıyor -ligine reklam alan başka bir federasyon var mı acaba?- Bu vuslat haftasına eşlik eden iki adet konumuz var, çıldırtıcı boyutlara ulaşan sıcaklar ve Ramazan. Geçen yıl Manisasporlu Meduna’nın yürekleri hoplatan baygınlığı hala belleklerimizdeki yerini koruyor. Maçlarda su molaları verilecek, maçlardan sonra başarısız olan takım oyuncularının formsuzlukları oruca bağlanacak ve tüm bu süre boyunca futbolun insani boyutu üzerine farkındalığımız biraz daha artacak. Futbolun insani boyutundan söz etmek tuhaf geliyor kulağa. Hem sahada hem de tribünlerde robotlar değil; insanlar var elbette. Ancak endüstriyel vaziyetlerin bizi getirdiği noktada “hakem de insan, canım!” gibi absürt cümleler kurabiliyoruz. Çünkü endüstri, şovun sürüp gitmesi için durdurulamayan bir taşkın gibi önüne çıkanı silip süpürebiliyor, bunda bir beis görmüyor. 2010 Dünya Futbol Şampiyonası’na hazırlanan Gü

Kırmızı plastik kova ve Guti

Ahmet Orhan - 31 Temmuz 2010 Bu yıl Şubat ayının sonlarına doğru bir sabah iş yerindeki tüm futbolperestler, hafta sonu Guti’nin Deportivo deplasmanındaki gol pasından söz ediyordu. Öyle ballandırıyorlardı ki kaçırdığım bu pası görebilmek için İnternet gezginin arama çubuğuna iki sözcük yazıp aradım: “Guti +asist”. Gelen ilk video, Kaka’nın pasıyla ceza alanına giren Guti’nin kaleciyle karşı karşıya olduğu halde topu arkasından gelen ve hedefi açık hava sinema perdesi kadar kusursuz gören Benzema’ya harika bir topuk pası çıkarttığını gösteriyordu. Benzema penaltı noktası üzerinden golü “yazdıktan” sonra, sanki golü atan Guti’ymiş gibi onun sevincini paylaşmaya koşuyordu. O video karşısında şöyle düşünmüştüm, şu hareketi yapan adam bir futbol azizidir, azizim. İşte o aziz, yaklaşık 5 ay sonra İnönü çimlerinde arzı endam etti. İnanmakla inanamamak arasında gidip gelirken, hazretin kartal pozu verdiği sırada, arkasında üzeri kapatılmış reklam panolarının önündeki kırmızı plastik kova ben