Ana içeriğe atla

AlKaraKartal'dan devam!

Kaçak Ermeniler kovulsun - Diyarbakır küme düşsün

Ahmet Orhan - 21 Mart 2010 Karakaplı kitap ne diyor? Aynı sezon içinde iki kez hükmen yenik ilan edilen kulüp bir alt kümeye düşürülür. Eğer bir aşağıda küme yoksa bir yıl dinlendirilir. Bursa maçında önce seyircisiz oynama cezası duyurulan Diyar’ın sonradan hükmen yenilgisi açıklandı ve oynanamayan maçın üç puanı Bursa’ya yazıldı. İstanbul BB maçında da hafta içinde açıklanan ilk kararda Diyar, kendi evinde üç maç seyircisiz oynama cezasına uygun bulundu. Ben bu yazıyı yazarken bu maçın üç puanı rakip takıma mı yazılacak yoksa üç dakikalık bölüm yeniden mi oynatılacak henüz belli değildi. Bu nedenle üç olasılıktan söz etmem gerekiyor.
Birinci olasılık Diyar’ın hükmen yenilgisinin açıklanması ve otomatik olarak küme düşürülmesi; ikinci olasılık ise son üç dakikanın yeniden oynanması için iki takımın yeniden Olimpiyat çimlerinde boy göstermesi olacak. Son ve bence en güçlü olasılık da Federasyon’un suya sabuna dokunmadan maçın mevcut skorunu tescil etmesi.

Birinci olasılığın gerçekleşmesi durumunda, sezon bitmeden iki takımı ligden düşürmüş olma onurunu taşıyacak olan Federasyon, Diyar’ın bugüne dek oynadığı tüm maçlarda sonuçlara bakmaksızın üç puanı rakip takımlara yazmış olacak. Yani berabere kaldığı Fenerbahçe’ye ve Beşiktaş’a iki puan yazılırken, yendiği Trabzonspor ve Gençlerbirliği’ne üç puan yazılacak. Düşme hattındaki takımları da etkileyecek durum. Sivasspor’dan, Denizlispor’dan, Kasımpaşa’dan, Ankaragücü’nden alınan puanlar, gerisingeriye iade edilecek.

Ligdeki tüm hesapların son düzlüğe girildiği 26. Haftada böyle bir karar alabilir mi Federasyon? Daha doğrusu futbol baronları, tüm matematiği alt üst edecek böyle bir karar göz yumacaklar mı? Eğer Diyar küme düşürülmezse, bu diğer kulüplerin bastırması nedeniyle olacak. Ama Ahmet Çakar gibi bazı “duyarlı” hakem eskileri, federasyonu aldığı karar için kutlayacak ve problemin ligi aşacak derecede büyük olduğunu ve ülke üzerine oynana oyunları, bayatlamış olmasına bakmaksızın yeniden servis edecek. Tıpkı Anayasa Mahkemesi’nin üç yıl önce 357 kararına hükmetmesi gibi, meşruiyetini üzerine bina ettiği tüzüğüne aykırı hareket etmiş olacak. Yani kendisine kapanacak, futbolumuzun Kapıkule’den içeri kapandığı gibi. Bursa’daki ilk maçta kulağının üzerine yattığı gibi.

Tıpkı Başbakan’ın ülkede çalışan yüz bine yakın kaçak Ermeni emekçiye bugüne kadar kulaklarını tıkamış olduğu gibi. Ama en azından diplomasi yoksunu olan Başbakan, bir kriz anında onca Ermeni’ye, zamanı geldiğinde koz olarak kullanmak için, sağır kaldığını ihbar ediyor. Öte yandan işsizliğin had safhada olduğu ülkede kaçak Ermeni emekçileri, işsiz Türk ve Kürt gençlerine hedef göstererek; kozu tehdide dönüştürdüğünün de hafiften farkında olarak.

2016 Avrupa Şampiyonası adaylık başvurusunda Misak-ı Milli garantisi veremeyen Federasyon’un, Ermenistan’la ilişkileri normalleştirmeye yönelik yasa tasarısını Meclis’e sunmayan hükümetin bir ve aynı mayadan yoğrulduğunu söylemekten sıkılır mıyım bilmiyorum. Bu ülke açılmak değil, kendi üzerine kapanmak istiyor. Ancak bu kapanmayı Fırat’ın batısından başlayarak tahayyül edebiliyor. Diyarbakır da Ermenistan da Fırat’ın doğusunda kalıyor. Hesap edemedikleri ya da henüz ortaya çıkmamış bir planla gayet güzel hesapladıkları şey ise Fırat’ın batısına bir kısrak başı gibi uzanan Kürt ve Ermeni halkları, kaçak ya da yerli.

Önce kaçak Ermeniler’i kovalım ve dost kaçak emekçilere (Afrika’dan, Afganistan’dan ya da Eritre’den) yönelelim. Sorun çıkarırlarsa Fetus Okey’in fotoğraflarını çıkarırız arşivlerden. Ardından Diyarbakır’ı hem ligden hem de hayattan düşürelim ve teröre lanetler okuyarak tüm Kürtleri Erbil’e sürelim. Kendimize, kendi üstümüze kapanalım. Aman dünya bilmesin, görmesin, duymasın içerde kimlere neler yaptığımızı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fevzi’nin kaleci kazağı ve bir veda

Ahmet Orhan - 2 Ekim 2010 28 Ekim 2001’de Beşiktaş, Denizlispor deplasmanına giderken dört galibiyet, iki beraberlik ve üç mağlubiyetle ağır bir kriz sürecinde seyrediyordu. Daha bir hafta önce İnönü’de 2-0 öne geçtiği Galatasaray karşısında galibiyeti koruyamamış ve 2-2’ye tekabül eden tek puanla yetinmek zorunda kalmıştı. Kaleyi Fevzi Tuncay korumuştu. Denizli deplasmanında maçın henüz beşinci dakikasında bir hafta önce Galatasaray’dan yediği golün bir kopyasını yedi Fevzi. 21. dakika geldiğinde Fevzi, yandan gelen bir antrenman topunu iki eliyle tutup içeriye aldı: 2-0. O dakikalar, futbol izleyicisi olarak benim ve belki de tüm ülke futbolseverlerinin yüreklerini ezen sahnelere sahip oldu. Yaptığı hatanın faturasını kendisine kesmek isteyen Fevzi kafasını direklere vuruyordu. İkinci yarı Beşiktaş önce Bayram’ın sonra da İlhan Mansız’ın golleriyle eşitliği sağladı. Gol sevincini içine giydiği 22 numaralı Fevzi’nin kaleci kazağını göstererek yaşayan İlhan, hepimizin gözlerini

Revivo ve Ashdod FC

Ahmet Orhan - 5 Haziran 2010 Yükü insani yardım ve 9 ölü olan Mavi Marmara, İsrail SAT komandoları tarafından limana çekilmeden önce Ashdod diye bir kentin adını hiç duymamıştım. O kentin Ashdod FC adında bir futbol takımı olduğunu ve Haim Revivo’nun, doğduğu bu kentin takımında, şimdi non-executive director olduğunu da hiç bilmiyordum. Bu sezon Maccabi Hayfa’nın 77 puanla şampiyon olarak tamamladığı ligde Ashdod, 43 puanla 6. sırada bitirdi. Sadece mavi renklere sahip olan kulübün içerdeki maçlarını sarı kırmızılı forma ile oynamaya başlamasını Revivo’nun kulüpteki varlığına bağlayanlar var. Ashdod takımı 27 kişilik kadrosunda Bosna Hersek, Hırvatistan, Uruguay, Rusya, Sırbistan, Kamerun, Etiyopya, Fransa ve Bulgaristan’dan oyuncular bulunduruyor. 2004-2005 yılında en parlak sezonunu yaşayan takım UEFA Kupası’na katılma hakkını elde etti. Toto kupasında ise finale kadar yükselseler de penaltı vuruşları sonucunda Slovenya takımına kaybettiler. Mustafa Denizli Fenerbahçe’deki kariyerin

Özür Dilemeyi Bilmek

Ahmet Orhan - 26.12.2009 Geçen hafta İstanbul müthiş bir eylemle çalkalandı. Aslında çalkalanması gerekirdi; ama bir iki plaza gazetesi iç sayfadan gördü ve geçildi bu eylem. Özü itibariyle 40 yaşlarında bir erkek, sevgilisinin kendisini terk etmesindeki hatalarını affettirmek için kendisini cezalandırarak Cevizlibağ Metrobüs durağında bir buçuk saat boyunca elinde “bir kadının onurunu kırdım, bütün kadınlardan özür dilerim” yazan bir pankart taşıdı. 40 yıl bekleyip bulduğu, görür görmez “işte bu” dediği bir aşkı kaybetmesinin nedenini şöyle açıklıyordu eylemci: “erkek öğretisi gereği sevgilimi sahiplendim ve olmayacak hatalar yaptım. O kadar yukarılara çıkardım ki onu benim yüzümden aşağılara düştü. Ve kadınlar o kadar onurlu ki düşerken hiçbir yerinden tutamazsınız. Tuttuğunuz yer elinizde kalıyor, kırılıp dökülüyor”. Bu açıklamayı okuduktan sonra tüylerim diken diken oldu. Bu eylemci arkadaşı kara kamunun gözünden dilinden esirgemek, saklayıp kollamak istedim. Bunca etkilendikten s